Hayır büyümedim. Hala bir küçük serüvenci. Hala umut arayan ve hala umut kelimesini kullanmaktan bıkmayan bir çocuk. Tekrar arayış. Ne mi arıyorum! Bunu sorabilir misiniz bana? İnsan arıyorum ben. Para değil ki istek, ev, iş, saygınlık, ün, mutluluk ya da aşk... Hiçbiri değil. Kolay olurdu bunlara ulaşmak ve bunlar avuçlarımda olduğunda daha fazlasını isterdim. Oysa ben insan arıyorum, üstelik tanıştığım her yeni ruhta. Birinin gözlerine biraz uzun bakayım “Acaba?” diyorum. İnsanları anlar mı? Gözlere böyle uzun uzun bakar mı hep? Susar mı hiç konuşmadan? Hep aynı çocukluk işte bendeki. Gülmeyin öyle bana. Evet görüyorum bu ısrarcı saflık gülünç elbette ama hiç insanım yok ki benim. Hiç olmadı da. Hep gözlere baktım ben. Gözlerin derinliğine bakmaya çalıştım. Bilemezsiniz siz, bu öyle yorar ki insanı.-Zaten okyanuslara dalmak da hayalim değil mi benim? Derinlerde olan güzelliklere ulaşmak. Bambaşka renkleri olan o bambaşka canlara dokunmak. Görmek güzelliği, uyumu, sırları. İyiliği ve kötülüğü.- Gülmeyin saflığıma, güneşin bile varmaya korktuğu o derinliğe şu çocuk halimle ulaşmak arzuma gülmeyin. Büyümedim. Biliyorum büyümeyeceğim de. Her insanın sıcaklığı umut olmaya devam edecek bana.
Ben yalnızca insan arıyorum , insanı anlayan. Benim gözlerimi görebilen.
Ama kim bilir büyürüm bir gün. Hem kuşlar ve çocuklar unutkan olurlar.
Aralarından geçiyorum,
Hiç kimse el ele değil.
Herkes kendine dönmüş diyorum.
Birkaçının içine bakıyorum,
Hiç kimse kendisiyle barışık değil.
Herkese kendini anlatıyorum,
Kime kendimi anlatsam şaşırıyor.
Kendimi kime anlatacağım şaşırıyorum.
Hiç kimse ilkin kendine alışık değil.
Özdemir Asaf